Mutfaklar için ürün tedarikinin tüm süreçlerini en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş kriterler doğrultusunda yaparak en kıymetli ürünleri en doğru şartlarda şeflere sunan Metro Türkiye, “Metro Usulü” manifestosunu yayımladı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, en uygun topraklarda yetişmiş yerel ürünlerin en iyilerini tedarik etmek için kalite analizleri yapan, bu ürünlerle yaratılabilecek lezzetleri şef testlerinden geçiren Metro Türkiye, “benzersiz” bir iş yapış sürecine imza atıyor.
Metro Türkiye’nin “üstün” kaliteli ve “lezzetli” ürünleri arama yolculuğundan uzmanlığı ile bu ürünlerin yetiştirilmesine verdiği desteği, ürünlerin özenle hasat edilmesinden analizlere ve şeflerle yapılan testlere uzanan titiz çalışmaları kapsayan tüm bu güven ve kalite sürecine “Metro Usulü” deniyor.
Tüm kontrol ve analizleri başarıyla geçerek raflara taşınan benzersiz ürünler, profesyonel mutfaklarda her şefin kendine özgü tarifi ile harika lezzetlere dönüşüyor.
“Metro Usulü” ürünler ile Türk mutfağı geleceğe taşınıyor
Türk mutfak kültürünü, değerlerini korumak, geleceğe taşımak ve Türk mutfağının şefleriyle birlikte dünyada hak ettiği yere gelmesini sağlamak amacıyla çalışmalarını 33 yıldır sürdüren Metro Türkiye, bunun yerel ürünleri ve üreticileri destekleyip güçlendirerek başarılabileceğine inanıyor.
Bu inançla da yerelleşme çalışmalarına ek olarak sürdürülebilirlik ve gıda güvenliği çalışmaları ile de sektöre öncülük eden Metro Türkiye, yerel ve coğrafi işaret tescilli ve aday ürünlere sahip çıkıyor, ürünün, üreticinin ve çevrenin sürdürülebilirliği için çalışıyor, aynı zamanda raflarında sunduğu tüm ürünleri ilgili analiz ve kontrollerden geçirerek müşterileri için güvenilir bir adres oluyor.
Türk mutfağına sahip çıkmanın bu köklü mutfak için titizlikle çalışmaktan geçtiğine olan inancı ile tüm süreci “Metro Usulü” yönetiyor.
Ürünler seçildikten ve hasat edildikten sonra ise “Metro Usulü” kontroller başlıyor
Metro Türkiye, yerel üreticiler tarafından “tutkuyla” yetiştirilen yerel ürünleri arıyor. Bir ürünün yetiştiği en güzel yeri ve oranın en iyi yerel üreticilerini buluyor. Daha sonrasında üreticilerin emeğine bilgisini, deneyimini ve uzmanlığını katarak hem üretilen yerel ürünlerin sürdürülebilirliğini sağlıyor hem de üreticilerin gelişmesine destek olarak standartlara uygun üretim yapılmasını mümkün kılıyor.
Ürünler seçildikten ve hasat edildikten sonra ise “Metro Usulü” kontroller başlıyor. Metro Türkiye, güvenilir, kaliteli ve lezzetli “Metro Usulü” ürünleri belirlerken her ürünü ilgili onlarca kalite adımından geçiriyor. Örneğin, “Metro Usulü” zeytinyağları 76, domates 59, sarımsak 73 farklı kalite adımında kontrol ediliyor.
Son olarak ise Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’nun şefleri ile ürünlerin performansını, tadını, yapısını ve kokusunu bizzat test eden Metro Türkiye, özenle seçilen bu ürünleri raflarına getirerek profesyonel mutfakların şefleri ile buluşturuyor.
Reyonlara taşıdığı ürünlerin her birini derinlemesine inceleyerek renginden büyüklüğüne, ağırlığından içeriğine ürüne özel birçok farklı kriterde gözden geçiren Metro Türkiye, raflara gelen her ürünün “Metro Usulü”nce kusursuz olmasını hedefliyor. Şeflere ise sadece kendisine özgü yaratıcılığı kullanarak güven, kalite ve lezzetin buluştuğu bu ürünlerle eşsiz tabaklar hazırlamak kalıyor.
Açıklamada “Metro Usulü” manifesto şöyle şekilde açıklandı:
“Öncelikle bol bol arıyoruz. Bir ürünün yetiştiği en güzel yeri ve oranın en iyi yerel üreticilerini bulana kadar arıyoruz. Bulunca onların emeğine bilgimizi, deneyimimizi, uzmanlığımızı katıyoruz. Ürünler hasat edildiğinde hepsini özenle topluyor, kontrollerimize başlıyoruz. Mesela zeytinyağını 76, domatesi 59, sarımsağı 73 farklı kalite adımında kontrol ediyoruz ve önce kendimiz deniyoruz. Şeflerimizle birlikte ürünlerimizin performansını, tadını, yapısını, kokusunu bizzat test ediyoruz. En beğendiklerimizi büyük özenle raflara taşıyor, uzmanlığımızla buluşturuyoruz. Çünkü Türk mutfağına sahip çıkmanın bu köklü mutfak için titizlikle çalışmaktan geçtiğini biliyoruz. İşte biz buna ‘Metro Usulü’ diyoruz.”
